Gelecekte teknolojinin hangi boyutlara ulaşabileceğini tahmin etmek hayal etmek kadar kolay aslında.
Bir anda böyle bir cümle sarf ettikten sonra yazmamak olmaz elbet.
Beyaz word sayfamı açtım yazmak için ama aklım hep, niye yazıyorum hala, araştırmalarımı beynimde konsolide ettikten sonra düşüncelerimi sese döksem, sonra da telefonumda yazıya dönüşse sonra da Turkcell Partner Blog’a göndersem. Sesi yazıya dönüştüren teknoloji var ya, benim gibi yazmayı seven ama teknolojiyi kullanmayı daha çok seven beyinlerin işini oldukça kolaylaştıracak. Hatta beynimden geçenleri yazıya döken bir teknoloji telefonuma düşse, kullanım fanatiği ben olacağım galiba. Ya da sadece konuşsam, siz de izleseniz, daha pratik, dünya görselleşmiyor mu?
Olacak yakın zamanda tüm bunlar…
Uzun süredir gözlemlediğim bir konu var;
Teknoloji gelişiyor, sürekli kendini yeniliyor. Sosyolojik açıdan bakıldığında ; Bir kısım hiç ilgilenmiyor, zamanı dondurmuş gibi : )
bir kısım insan seyrediyor, bir kısım, ite kaka takip ediyor, bir kısım da ne çıksa gidip alıyor, deniyor, kurcalıyor.
Yaşa göre de değişen bu teknoloji davranışları hayat boyu sürecek gibi. Yaşa bağlı kuşak çatışması yerine teknoloji bazlı bir kuşak farkından söz ediyor olacağız.
Ben şahsen bu teknoloji bazlı kuşak farkını bariz bir şekilde hissediyorum, teknoloji beynimizi değiştiriyor, daha robotik daha kalıplara bağlı oluyoruz. İphone, Blackberry, İpad, PC, v.s ne kullanıyorsak o doğrultuda yaklaşıyoruz hayata. Asansöre bindiğimde 2 ye basar mısınız değil, 2 ye tıklar mısınız diyoruz örneğin, beklentilerimiz kullandığımız teknolojiye bağlı olarak şekilleniyor.
Gelecekte teknoloji hangi boyutlarda olacaksa biz de oralarda olacağız, şelaleden sürüklenmek heyecan verici bir macera. Hayat da bu zaten, değil mi ?
23 Ağustos 2011 Salı
“En Büyük Benim” Diyen Kim?
Hayatımızın ayrılmaz parçası, olmayınca gerildiğimiz en büyük iletişim aracımız internet, bizi her geçen gün kendisine bağlamaya devam ediyor.
Öyle bir duruma geldik ki internet yoksa hayat ta yok. Sabah akşam www.. uzantılarıyla meşgul durumdayız.
Bu kadar güçlü ve genç internetin geçmişi nedir ?“İnternet’ in kökeni,hataya dayanıklı, sağlam ve özel bir bilgisayar ağı kurmak isteyen Amerika Birleşik Devletler’ i hükümeti tarafından 1960 yılındaki araştırmalara dayanır. 1980′lerde Ulusal Bilim Vakfı tarafından yeni bir ABD omurgasının finansmanı için toplanan özel fonlar, dünya çapında katılım ve birçok özel ağın birleşmesine neden olmuştur. 1990′larda uluslararası bir ağın yaygınlaşması ile internet, modern insan hayatının temelinde yer almıştır.” Diyor wikipedia.
İnternet sözcüğü 1985 lerde kullanılmaya başlanmış ve anlamı: “ İnterconnected Networks” => kendi aralarında bağlantılı ağlar. www ise => World Wide Web ( Dünya çapında ağ) anlamına gelmektedir.
İnternet bir alışkanlık halini almış durumda. İleri boyutu ise bağımlılık. The Guardian gazetesinde yer alan bir makalede Amerikalı saygın Psikiyatrlarından Dr. Jerald Bloc’a göre Sosyal hayattan izole olma, yorgunluk, yoksunluk, gerginlik, başarıda düşüş, bunalım, stres, sinirlilik bazı belirtiler arasında.
Peki yaşamımızın bu kadar içinde olan internetten sonra hayatımızda 2.sırayı ne işgal ediyor. GraphJam.com a göre 2.sırada yer alan önemli, Dünya Barışı… Bu cevap herkese göre değişir tabi.
İnternetin detaylı tarihçesi için ;http://www.youtube.com/watch?v=fMLWBlDwlP4&feature=related
Meryem ARSLAN
Öyle bir duruma geldik ki internet yoksa hayat ta yok. Sabah akşam www.. uzantılarıyla meşgul durumdayız.
Bu kadar güçlü ve genç internetin geçmişi nedir ?“İnternet’ in kökeni,hataya dayanıklı, sağlam ve özel bir bilgisayar ağı kurmak isteyen Amerika Birleşik Devletler’ i hükümeti tarafından 1960 yılındaki araştırmalara dayanır. 1980′lerde Ulusal Bilim Vakfı tarafından yeni bir ABD omurgasının finansmanı için toplanan özel fonlar, dünya çapında katılım ve birçok özel ağın birleşmesine neden olmuştur. 1990′larda uluslararası bir ağın yaygınlaşması ile internet, modern insan hayatının temelinde yer almıştır.” Diyor wikipedia.
İnternet sözcüğü 1985 lerde kullanılmaya başlanmış ve anlamı: “ İnterconnected Networks” => kendi aralarında bağlantılı ağlar. www ise => World Wide Web ( Dünya çapında ağ) anlamına gelmektedir.
İnternet bir alışkanlık halini almış durumda. İleri boyutu ise bağımlılık. The Guardian gazetesinde yer alan bir makalede Amerikalı saygın Psikiyatrlarından Dr. Jerald Bloc’a göre Sosyal hayattan izole olma, yorgunluk, yoksunluk, gerginlik, başarıda düşüş, bunalım, stres, sinirlilik bazı belirtiler arasında.
Peki yaşamımızın bu kadar içinde olan internetten sonra hayatımızda 2.sırayı ne işgal ediyor. GraphJam.com a göre 2.sırada yer alan önemli, Dünya Barışı… Bu cevap herkese göre değişir tabi.
İnternetin detaylı tarihçesi için ;http://www.youtube.com/watch?v=fMLWBlDwlP4&feature=related
Meryem ARSLAN
Facebook, Twitter( +,-)= Düz Dünya
Sosyal Paylaşım siteleri hayatımızın vazgeçilmezi oldu ve rutinimizde yer almaları her günümüzü farklı şekillerde etkilemeye, biçimlendirmeye hazır. Tam anlamıyla bağlandık diye gördüğümüz bu ağlar bizi çok konuşan, paylaşan insanlar haline getirmiş durumda. Bu da aşırıya kaçmamak şartıyla güzel bir şey. Yeni nesil doğar doğmaz bir sosyal ağa kaydediliyor ebeveynleri tarafından. Ve gerçek hayatla birlikte sanal hayata merhaba diyorlar. Ve bireysel arşivleme böylece startını veriyor…
Yıllardır dile getirilen demokratik, konuşan toplum profilini artık Facebook profillerimizden, tweetlerimizden sağlıyoruz sanırım, değil mi?
Devlet Başkanları, Belediye Başkanları, düşünürler v.s artık toplumla twitter aracılığıyla konuşuyor. Promosyonlar, provokasyonlar bu dünya üzerinden yayılıyor.
Sanal dünya diyoruz ancak bizi her anlamda etkileyen gerçek bir dünya söz konusu.
Öyle ki online haber sitelerine bile düşmeyen şok şok haberlere twitter, facebook üzerinden ulaşılıyor. Tabiri caizse artık ajanslar, haber siteleri tweetleri ve facebook mesajlarını takip eder oldu.
Yararları çok tabi bu dünyanın ve tabi zararları üzerinde de birçok spekülasyon söz konusu. En basitinden 1998 yılında basılan Dan Brown’un Digital Kale’si (Digital Fortress) gibi.
Peki dünya vatandaşlarına olabildiğince düz bir dünya sunan sosyal ağlar bizi olumsuz yönde de etkiliyor mu ? Bazılarını evet…
Şöyle ki;
İngiliz Daily Mail’in bir haberine yer vermek istiyorum; buna göre 18 yaşındaki bir genç, eski kız arkadaşı kendini Facebook’ta engelledi diye astım krizi geçirmiş. Kız arkadaşının yeni arkadaşlar edinmesine üzülen talihsiz gencin astım atakları bu olaydan sonra artmaya başlamış. Ve sonuç; talihsiz genç bir psikyatr yardımıyla Facebook’a girmekten vazgeçirilmiş. Facebook’a girmeyi durduran gencin astım atakları da sona eriyor. Dr. Gennaro D’Amato bu tür sitelerin ortaya çıkaracağı sorunlar hakkında tüm kullanıcıları uyarıyor. Uzmanlar özellikle duygusal-hassas insanları stres kaynaklı, psikolojik ve fiziksel hastalıklara karşı uyarıyor, risk altında bulunduklarını iletiyorlar.
Yani yeni yaşamsal stres vericiler olarak tanımlanan sosyal paylaşım sitelerini kullanırken psikolojimizi korumamız lazım. Bunlar da birer doğal seleksiyon aracı mı, ne dersiniz?
Yıllardır dile getirilen demokratik, konuşan toplum profilini artık Facebook profillerimizden, tweetlerimizden sağlıyoruz sanırım, değil mi?
Devlet Başkanları, Belediye Başkanları, düşünürler v.s artık toplumla twitter aracılığıyla konuşuyor. Promosyonlar, provokasyonlar bu dünya üzerinden yayılıyor.
Sanal dünya diyoruz ancak bizi her anlamda etkileyen gerçek bir dünya söz konusu.
Öyle ki online haber sitelerine bile düşmeyen şok şok haberlere twitter, facebook üzerinden ulaşılıyor. Tabiri caizse artık ajanslar, haber siteleri tweetleri ve facebook mesajlarını takip eder oldu.
Yararları çok tabi bu dünyanın ve tabi zararları üzerinde de birçok spekülasyon söz konusu. En basitinden 1998 yılında basılan Dan Brown’un Digital Kale’si (Digital Fortress) gibi.
Peki dünya vatandaşlarına olabildiğince düz bir dünya sunan sosyal ağlar bizi olumsuz yönde de etkiliyor mu ? Bazılarını evet…
Şöyle ki;
İngiliz Daily Mail’in bir haberine yer vermek istiyorum; buna göre 18 yaşındaki bir genç, eski kız arkadaşı kendini Facebook’ta engelledi diye astım krizi geçirmiş. Kız arkadaşının yeni arkadaşlar edinmesine üzülen talihsiz gencin astım atakları bu olaydan sonra artmaya başlamış. Ve sonuç; talihsiz genç bir psikyatr yardımıyla Facebook’a girmekten vazgeçirilmiş. Facebook’a girmeyi durduran gencin astım atakları da sona eriyor. Dr. Gennaro D’Amato bu tür sitelerin ortaya çıkaracağı sorunlar hakkında tüm kullanıcıları uyarıyor. Uzmanlar özellikle duygusal-hassas insanları stres kaynaklı, psikolojik ve fiziksel hastalıklara karşı uyarıyor, risk altında bulunduklarını iletiyorlar.
Yani yeni yaşamsal stres vericiler olarak tanımlanan sosyal paylaşım sitelerini kullanırken psikolojimizi korumamız lazım. Bunlar da birer doğal seleksiyon aracı mı, ne dersiniz?
İnovasyon Kültürünü Canlandırmak
İnovasyon kültürünü oluşturmak bir çok organizasyon için çok yıldırıcı bir iştir. Bunun için onyıllar gerekir, dışarıdan ne kadar çok danışman desteği alsanız da bu birkaç günde olacak bir şey değil tabi, süre alıyor.
İnovasyon Kültürünü canlandırmak için nereden başlayacağınızı iyi bilmeniz gerekir. Başlamak her zaman için zordur ve nerden başlanacağı net değilse hiç bir şey yapamazsınız. İşte size başlamanız için 5 yol, ya hepsini ya birini alırsınız, bu tamamiyle size bağlı.
1- Canavarı Tanımlayın: Bir şeyi değiştirmek istiyorsak, değiştirmek istediğimiz şeyi anlamakla başlamalısınız. Yeni bir pazara girdiğimizde nasıl bilgi toplama ihtiyacı duyuyorsanız inovasyon kültürünü canlandırmak için de tanımlama yapmak birincil noktalardan.- Probleme yakın olun. İnsanlarla konuşun, Anketler yapın ve herkese bu anketleri uygulayın.- Sonra da sorunu tanımlamaya, açıklamaya çalışın.
2- Beklentiyi Tespit Edin:Beklentinin ne olduğunu tespit etmek başlı başına bir iş. Bu faaliyetleri yaparken gerçekten istekli olmak gerekiyor, ve aynı şekilde elde edilen çıktıların değerlendirilmesi aşamasında da.İş gücünün bu noktada farketmesi gereken şey ise bunun herkesin işi olduğu gerçeğidir. Bu çabanın organizasyonun kritik bir kitlesi tarafından sahiplenilmesi kadar hiç bir şey önemli değildir. Aksi ise boşuna nefesinizi yormak ve vaktinizi harcamak anlamına gelir.
3- İnovasyonu Tanımlamak:Google a “inovasyon” yazarsanız binlerce inovasyon tanımı bulursunuz. İnovasyon ile ne kastettiğiniz sizin inovasyon tanımızın ne olduğu, insanların inovasyon ile ilgili ne düşünmesini istediğiniz kritik vurgular arasında yer alıyor.Tanımladığınız inovasyon arıtımsal mı yıkıcı mı, süreç inovasyonu mu ? Üretim inovasyonu mu? Yoksa tüm bunlar birer maliyetleri düşürme faaliyeti mi?Önemli bir sorun ortaya çıktığında yönetim takımı ile uyumlu olarak ne tür bir inovasyon politikası izleyeceğinizi tespit etmeniz ve işgücünün bunu uygulamasını sağlamanız gerekir.
4- Zorlukları Tanımlayın:Ki bu adım sadece sizin işiniz değil. Diğer kişileri de hareketin içine almanız gerekir.1876 doğumlu Amerikalı mucit Charles F. Kettering demiş ki: “Problem iyi tanımlanmışsa problemin yarısı çözülmüş demektir.” Sona doğru sizin ve takımınızın problemi bölümler halinde incelemeye ve problemi çerçelemeye başlama ihtiyacı vardır. Bunu yaparken belirsizlikten, genelleme yapmaktan kaçının sorunu özeleştirmeye çalışın. Alanı netleştirdikten sonra da çalışanlardan inovatif bakmalarını isteyin, daha fazla sonuç alacağınız açık.
5- İşliyorsa, Kabul Edin:Bir çok organizasyon, kültürel değişimi sonlandırırken kurumsal tarihçesi ile karşılaştığında birden bire hafıza kaybına uğrar.Bir çok en iyi uygulamanız olabilir, tek eksiğiniz bunu bilen kişi sayısının az olmasıdır. İyi çalışanı korumak gerekir. Geçmiş başarıların bilinmesi çalışanlarınız cesaretlendirmekle kalmaz onlar için gelecekte rehber olur. Yanısıra bu başarıların yanında güncel başarıları da unutmayın, bugün gerçekleşen güzel şeyleri unutmayın.
Çeviren:Meryem ARSLAN
Kaynak:http://www.ideachampions.com/
İnovasyon Kültürünü canlandırmak için nereden başlayacağınızı iyi bilmeniz gerekir. Başlamak her zaman için zordur ve nerden başlanacağı net değilse hiç bir şey yapamazsınız. İşte size başlamanız için 5 yol, ya hepsini ya birini alırsınız, bu tamamiyle size bağlı.
1- Canavarı Tanımlayın: Bir şeyi değiştirmek istiyorsak, değiştirmek istediğimiz şeyi anlamakla başlamalısınız. Yeni bir pazara girdiğimizde nasıl bilgi toplama ihtiyacı duyuyorsanız inovasyon kültürünü canlandırmak için de tanımlama yapmak birincil noktalardan.- Probleme yakın olun. İnsanlarla konuşun, Anketler yapın ve herkese bu anketleri uygulayın.- Sonra da sorunu tanımlamaya, açıklamaya çalışın.
2- Beklentiyi Tespit Edin:Beklentinin ne olduğunu tespit etmek başlı başına bir iş. Bu faaliyetleri yaparken gerçekten istekli olmak gerekiyor, ve aynı şekilde elde edilen çıktıların değerlendirilmesi aşamasında da.İş gücünün bu noktada farketmesi gereken şey ise bunun herkesin işi olduğu gerçeğidir. Bu çabanın organizasyonun kritik bir kitlesi tarafından sahiplenilmesi kadar hiç bir şey önemli değildir. Aksi ise boşuna nefesinizi yormak ve vaktinizi harcamak anlamına gelir.
3- İnovasyonu Tanımlamak:Google a “inovasyon” yazarsanız binlerce inovasyon tanımı bulursunuz. İnovasyon ile ne kastettiğiniz sizin inovasyon tanımızın ne olduğu, insanların inovasyon ile ilgili ne düşünmesini istediğiniz kritik vurgular arasında yer alıyor.Tanımladığınız inovasyon arıtımsal mı yıkıcı mı, süreç inovasyonu mu ? Üretim inovasyonu mu? Yoksa tüm bunlar birer maliyetleri düşürme faaliyeti mi?Önemli bir sorun ortaya çıktığında yönetim takımı ile uyumlu olarak ne tür bir inovasyon politikası izleyeceğinizi tespit etmeniz ve işgücünün bunu uygulamasını sağlamanız gerekir.
4- Zorlukları Tanımlayın:Ki bu adım sadece sizin işiniz değil. Diğer kişileri de hareketin içine almanız gerekir.1876 doğumlu Amerikalı mucit Charles F. Kettering demiş ki: “Problem iyi tanımlanmışsa problemin yarısı çözülmüş demektir.” Sona doğru sizin ve takımınızın problemi bölümler halinde incelemeye ve problemi çerçelemeye başlama ihtiyacı vardır. Bunu yaparken belirsizlikten, genelleme yapmaktan kaçının sorunu özeleştirmeye çalışın. Alanı netleştirdikten sonra da çalışanlardan inovatif bakmalarını isteyin, daha fazla sonuç alacağınız açık.
5- İşliyorsa, Kabul Edin:Bir çok organizasyon, kültürel değişimi sonlandırırken kurumsal tarihçesi ile karşılaştığında birden bire hafıza kaybına uğrar.Bir çok en iyi uygulamanız olabilir, tek eksiğiniz bunu bilen kişi sayısının az olmasıdır. İyi çalışanı korumak gerekir. Geçmiş başarıların bilinmesi çalışanlarınız cesaretlendirmekle kalmaz onlar için gelecekte rehber olur. Yanısıra bu başarıların yanında güncel başarıları da unutmayın, bugün gerçekleşen güzel şeyleri unutmayın.
Çeviren:Meryem ARSLAN
Kaynak:http://www.ideachampions.com/
İnovasyon Kültürünü Canlandırmak
İnovasyon kültürünü oluşturmak bir çok organizasyon için çok yıldırıcı bir iştir. Bunun için onyıllar gerekir, dışarıdan ne kadar çok danışman desteği alsanız da bu birkaç günde olacak bir şey değil tabi, süre alıyor.
İnovasyon Kültürünü canlandırmak için nereden başlayacağınızı iyi bilmeniz gerekir. Başlamak her zaman için zordur ve nerden başlanacağı net değilse hiç bir şey yapamazsınız. İşte size başlamanız için 5 yol, ya hepsini ya birini alırsınız, bu tamamiyle size bağlı.
1- Canavarı Tanımlayın: Bir şeyi değiştirmek istiyorsak, değiştirmek istediğimiz şeyi anlamakla başlamalısınız. Yeni bir pazara girdiğimizde nasıl bilgi toplama ihtiyacı duyuyorsanız inovasyon kültürünü canlandırmak için de tanımlama yapmak birincil noktalardan.- Probleme yakın olun. İnsanlarla konuşun, Anketler yapın ve herkese bu anketleri uygulayın.- Sonra da sorunu tanımlamaya, açıklamaya çalışın.
2- Beklentiyi Tespit Edin:Beklentinin ne olduğunu tespit etmek başlı başına bir iş. Bu faaliyetleri yaparken gerçekten istekli olmak gerekiyor, ve aynı şekilde elde edilen çıktıların değerlendirilmesi aşamasında da.İş gücünün bu noktada farketmesi gereken şey ise bunun herkesin işi olduğu gerçeğidir. Bu çabanın organizasyonun kritik bir kitlesi tarafından sahiplenilmesi kadar hiç bir şey önemli değildir. Aksi ise boşuna nefesinizi yormak ve vaktinizi harcamak anlamına gelir.
3- İnovasyonu Tanımlamak:Google a “inovasyon” yazarsanız binlerce inovasyon tanımı bulursunuz. İnovasyon ile ne kastettiğiniz sizin inovasyon tanımızın ne olduğu, insanların inovasyon ile ilgili ne düşünmesini istediğiniz kritik vurgular arasında yer alıyor.Tanımladığınız inovasyon arıtımsal mı yıkıcı mı, süreç inovasyonu mu ? Üretim inovasyonu mu? Yoksa tüm bunlar birer maliyetleri düşürme faaliyeti mi?Önemli bir sorun ortaya çıktığında yönetim takımı ile uyumlu olarak ne tür bir inovasyon politikası izleyeceğinizi tespit etmeniz ve işgücünün bunu uygulamasını sağlamanız gerekir.
4- Zorlukları Tanımlayın:Ki bu adım sadece sizin işiniz değil. Diğer kişileri de hareketin içine almanız gerekir.1876 doğumlu Amerikalı mucit Charles F. Kettering demiş ki: “Problem iyi tanımlanmışsa problemin yarısı çözülmüş demektir.” Sona doğru sizin ve takımınızın problemi bölümler halinde incelemeye ve problemi çerçelemeye başlama ihtiyacı vardır. Bunu yaparken belirsizlikten, genelleme yapmaktan kaçının sorunu özeleştirmeye çalışın. Alanı netleştirdikten sonra da çalışanlardan inovatif bakmalarını isteyin, daha fazla sonuç alacağınız açık.
5- İşliyorsa, Kabul Edin:Bir çok organizasyon, kültürel değişimi sonlandırırken kurumsal tarihçesi ile karşılaştığında birden bire hafıza kaybına uğrar.Bir çok en iyi uygulamanız olabilir, tek eksiğiniz bunu bilen kişi sayısının az olmasıdır. İyi çalışanı korumak gerekir. Geçmiş başarıların bilinmesi çalışanlarınız cesaretlendirmekle kalmaz onlar için gelecekte rehber olur. Yanısıra bu başarıların yanında güncel başarıları da unutmayın, bugün gerçekleşen güzel şeyleri unutmayın.
Çeviren:Meryem ARSLAN
Kaynak:http://www.ideachampions.com/
İnovasyon Kültürünü canlandırmak için nereden başlayacağınızı iyi bilmeniz gerekir. Başlamak her zaman için zordur ve nerden başlanacağı net değilse hiç bir şey yapamazsınız. İşte size başlamanız için 5 yol, ya hepsini ya birini alırsınız, bu tamamiyle size bağlı.
1- Canavarı Tanımlayın: Bir şeyi değiştirmek istiyorsak, değiştirmek istediğimiz şeyi anlamakla başlamalısınız. Yeni bir pazara girdiğimizde nasıl bilgi toplama ihtiyacı duyuyorsanız inovasyon kültürünü canlandırmak için de tanımlama yapmak birincil noktalardan.- Probleme yakın olun. İnsanlarla konuşun, Anketler yapın ve herkese bu anketleri uygulayın.- Sonra da sorunu tanımlamaya, açıklamaya çalışın.
2- Beklentiyi Tespit Edin:Beklentinin ne olduğunu tespit etmek başlı başına bir iş. Bu faaliyetleri yaparken gerçekten istekli olmak gerekiyor, ve aynı şekilde elde edilen çıktıların değerlendirilmesi aşamasında da.İş gücünün bu noktada farketmesi gereken şey ise bunun herkesin işi olduğu gerçeğidir. Bu çabanın organizasyonun kritik bir kitlesi tarafından sahiplenilmesi kadar hiç bir şey önemli değildir. Aksi ise boşuna nefesinizi yormak ve vaktinizi harcamak anlamına gelir.
3- İnovasyonu Tanımlamak:Google a “inovasyon” yazarsanız binlerce inovasyon tanımı bulursunuz. İnovasyon ile ne kastettiğiniz sizin inovasyon tanımızın ne olduğu, insanların inovasyon ile ilgili ne düşünmesini istediğiniz kritik vurgular arasında yer alıyor.Tanımladığınız inovasyon arıtımsal mı yıkıcı mı, süreç inovasyonu mu ? Üretim inovasyonu mu? Yoksa tüm bunlar birer maliyetleri düşürme faaliyeti mi?Önemli bir sorun ortaya çıktığında yönetim takımı ile uyumlu olarak ne tür bir inovasyon politikası izleyeceğinizi tespit etmeniz ve işgücünün bunu uygulamasını sağlamanız gerekir.
4- Zorlukları Tanımlayın:Ki bu adım sadece sizin işiniz değil. Diğer kişileri de hareketin içine almanız gerekir.1876 doğumlu Amerikalı mucit Charles F. Kettering demiş ki: “Problem iyi tanımlanmışsa problemin yarısı çözülmüş demektir.” Sona doğru sizin ve takımınızın problemi bölümler halinde incelemeye ve problemi çerçelemeye başlama ihtiyacı vardır. Bunu yaparken belirsizlikten, genelleme yapmaktan kaçının sorunu özeleştirmeye çalışın. Alanı netleştirdikten sonra da çalışanlardan inovatif bakmalarını isteyin, daha fazla sonuç alacağınız açık.
5- İşliyorsa, Kabul Edin:Bir çok organizasyon, kültürel değişimi sonlandırırken kurumsal tarihçesi ile karşılaştığında birden bire hafıza kaybına uğrar.Bir çok en iyi uygulamanız olabilir, tek eksiğiniz bunu bilen kişi sayısının az olmasıdır. İyi çalışanı korumak gerekir. Geçmiş başarıların bilinmesi çalışanlarınız cesaretlendirmekle kalmaz onlar için gelecekte rehber olur. Yanısıra bu başarıların yanında güncel başarıları da unutmayın, bugün gerçekleşen güzel şeyleri unutmayın.
Çeviren:Meryem ARSLAN
Kaynak:http://www.ideachampions.com/
Artık Tabletli Olduk, Sınıfları Doldurduk
“Eğitim şart” ile başlayan eğitime verilen önemin vurgulanması süreci artık “Eğitimde teknolojinin kullanımı şart” sloganına dönüştü. Ve artık eğitimde gerçekten İnovasyon hedeflenir oldu.Eğitimde teknolojinin kullanılması hayati öneme sahip. Peki bu alanda neler yapılıyor?
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen ve Ulaştırma Bakanlığı tarafından desteklenen milli bir projemiz var. ”Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi” olarak tanımlanan Fatih Projesi.Projenin amacı kısaca, 2013 yılı sonuna kadar dersliklere bilgi teknolojileri araçları sağlanarak, bilgi toplumu olma yolunda bilgi teknolojileri destekli öğretimin gerçekleştirilmesini sağlamak, Türkiye’nin her yerinde öğrencilerin sosyo ekonomik durumu ve şartları ne olursa olsun bilişim teknolojisi olanaklarından yararlanmasını sağlamak.
Fırsatları artırma ve teknolojiyi iyileştirme hareketi olarak tanımlanan projede hedef, bilgi ve iletişim teknolojilerinin eğitim sürecinin temel araçlarından biri olmasını sağlamak ve öğrencilerin, öğretmenlerin bu teknolojileri etkin kullanımını gerçekleştirmek.
Bu kapsamda, örgün ve yaygın eğitim verilen kurumlarda bilgi ve iletişim teknolojisi altyapısını tamamlanması, öğrencilere bu mekanlarda bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanma yetkinliğinin kazandırılması, bilgi ve iletişim teknolojileri destekli öğretim programlarının geliştirilmesi planlanmaktadır.
Fatih Projesi ile okullara internet, tablet, e-kitap verilecek.Fatih Projesinden önce Turkcell ve Nişantaşı Meslek Yüksekokulu Türkiye’nin ilk “Akıllı Okul”unu hayata geçirdi. Intelligent Papers ile birlikte geliştirilen Akıllı Okul projesi öğrenci ve öğretmenlerin hayatını çok daha kolaylaştıracak. Daha önce “Başarıya eğlenerek ulaş” sloganıyla yola çıkan okul.com.tr sitesiyle öğrencilere dersler konusunda destek veren Turkcell’in eğitime verdiği destek bu projeyle daha çok öne çıkıyor.
Dijitalleşme yolunda Akıllı Okul Projesiyle nasıl bir devrim yapılmış olacak ?
1- Nişantaşı Meslek Yüksekokulu’nun birinci sınıfında okumaya başlayacak 1000 şanslı öğrenciye ve tüm öğretmenlerine 3G’li akıllı tablet+yazılım dağıtılacak.2- Turkcell Superonline’ın kuracağı fiber internet altyapısı ile okulun 1.sınıf müfredatı tablet üzerinden takip edilebilecek.3- Defter-Kitap tarih olacak, belimizi büken çantalar tarih sayfalarında yerini alacak.4- Artık dersler gerçekten interaktif olacak ve verimlilik artacak, artık öğrenciler derslerini tabletlerden çalışacak.5- Öğretmenlerin sunumları tabletlere otomatik olarak yükleneceğinden öğrenciler not alıp sorulara cevap verebilecek durumda olacaklar.6- Sonrasında anket uygulaması ile öğrenciler konuyu anladı mı anlamadı mı anında görülebilecek.7- Akıllı tahtaya bağlanma imkanı olacağından tek bir tahtada öğrencilerin ortak çalışması sağlanabilecek8- Artık odana geç ders çalış devri bitmiş oluyor, öğrenciler diledikleri yerde ders çalışabilecek. İşte özgürlük bu…9- Derslerle ilgili videolara, animasyonlara v.s ulaşabilecek.10- E-kitaplar ya da defterler üzerine not düşebilecek, bu notları öğretmenle paylaşabileceği gibi bu notlara daha sonra evden de ulaşma imkanı olacak.
Bu projenin uzun vadede daha bir çok faydası olacak, ancak bence en önemli faydası klasik eğitim sisteminden çıkılmış olunması ile birlikte, öğrencilerin beyinlerindeki bir şeyleri üretme, yaratma merkezlerine nüfuz edilmesi. Bu projenin ülke genelinde yaygınlaşması ile birlikte artık inovatif ürünlerde dünya listelerinde ilk sıralarda yer alacağımız kesin.
Meryem ARSLAN
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen ve Ulaştırma Bakanlığı tarafından desteklenen milli bir projemiz var. ”Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi” olarak tanımlanan Fatih Projesi.Projenin amacı kısaca, 2013 yılı sonuna kadar dersliklere bilgi teknolojileri araçları sağlanarak, bilgi toplumu olma yolunda bilgi teknolojileri destekli öğretimin gerçekleştirilmesini sağlamak, Türkiye’nin her yerinde öğrencilerin sosyo ekonomik durumu ve şartları ne olursa olsun bilişim teknolojisi olanaklarından yararlanmasını sağlamak.
Fırsatları artırma ve teknolojiyi iyileştirme hareketi olarak tanımlanan projede hedef, bilgi ve iletişim teknolojilerinin eğitim sürecinin temel araçlarından biri olmasını sağlamak ve öğrencilerin, öğretmenlerin bu teknolojileri etkin kullanımını gerçekleştirmek.
Bu kapsamda, örgün ve yaygın eğitim verilen kurumlarda bilgi ve iletişim teknolojisi altyapısını tamamlanması, öğrencilere bu mekanlarda bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanma yetkinliğinin kazandırılması, bilgi ve iletişim teknolojileri destekli öğretim programlarının geliştirilmesi planlanmaktadır.
Fatih Projesi ile okullara internet, tablet, e-kitap verilecek.Fatih Projesinden önce Turkcell ve Nişantaşı Meslek Yüksekokulu Türkiye’nin ilk “Akıllı Okul”unu hayata geçirdi. Intelligent Papers ile birlikte geliştirilen Akıllı Okul projesi öğrenci ve öğretmenlerin hayatını çok daha kolaylaştıracak. Daha önce “Başarıya eğlenerek ulaş” sloganıyla yola çıkan okul.com.tr sitesiyle öğrencilere dersler konusunda destek veren Turkcell’in eğitime verdiği destek bu projeyle daha çok öne çıkıyor.
Dijitalleşme yolunda Akıllı Okul Projesiyle nasıl bir devrim yapılmış olacak ?
1- Nişantaşı Meslek Yüksekokulu’nun birinci sınıfında okumaya başlayacak 1000 şanslı öğrenciye ve tüm öğretmenlerine 3G’li akıllı tablet+yazılım dağıtılacak.2- Turkcell Superonline’ın kuracağı fiber internet altyapısı ile okulun 1.sınıf müfredatı tablet üzerinden takip edilebilecek.3- Defter-Kitap tarih olacak, belimizi büken çantalar tarih sayfalarında yerini alacak.4- Artık dersler gerçekten interaktif olacak ve verimlilik artacak, artık öğrenciler derslerini tabletlerden çalışacak.5- Öğretmenlerin sunumları tabletlere otomatik olarak yükleneceğinden öğrenciler not alıp sorulara cevap verebilecek durumda olacaklar.6- Sonrasında anket uygulaması ile öğrenciler konuyu anladı mı anlamadı mı anında görülebilecek.7- Akıllı tahtaya bağlanma imkanı olacağından tek bir tahtada öğrencilerin ortak çalışması sağlanabilecek8- Artık odana geç ders çalış devri bitmiş oluyor, öğrenciler diledikleri yerde ders çalışabilecek. İşte özgürlük bu…9- Derslerle ilgili videolara, animasyonlara v.s ulaşabilecek.10- E-kitaplar ya da defterler üzerine not düşebilecek, bu notları öğretmenle paylaşabileceği gibi bu notlara daha sonra evden de ulaşma imkanı olacak.
Bu projenin uzun vadede daha bir çok faydası olacak, ancak bence en önemli faydası klasik eğitim sisteminden çıkılmış olunması ile birlikte, öğrencilerin beyinlerindeki bir şeyleri üretme, yaratma merkezlerine nüfuz edilmesi. Bu projenin ülke genelinde yaygınlaşması ile birlikte artık inovatif ürünlerde dünya listelerinde ilk sıralarda yer alacağımız kesin.
Meryem ARSLAN
Bulut Kültürü Çağı
Ve huzurlarınızda yeni çağımız: Bulut Kültürü Çağı. Bulut Kültürü kavramını hiç duydunuz mu ? Artık bu iki kelimeden oluşan değişim bir çağa adını veriyor. Bulut Kültürü her aşanda gitgide yaygınlaşıyor.
C. Leadbeater hakkında ilk duyduklarım güzel, merak uyandıran kelimelerin biraya gelmesi ile oluşan bilgi bulutu idi . Peki C. Leadbeater kim ?Bilişim Zirvesi 2010 tanıtımlarında şöyle yer alıyor; “İnovasyon ve yaratıcılık alanlarının lider otoritesi, İngiltere eski Başbakanı Tony Blair’in danışmanı ve ilk yönetim düşünürü (Yönetim danışmanlığı hizmeti veren Accenture firması tarafından sıralanmış) , Habercilik alanınında saygın David Watt ödülünün sahibi, BBC, Vodafone, Microsoft, Ericsson, Channel Four Television ve kraliyet şirketi “Royal Shakespeare Company” dahil, bir çok şirkete fikri mülkiyeti kendinde olacak şekilde fikirler üreterek, danışmanlık hizmeti vermiştir. The Pro-Arm Revolution başlıklı raporunda öne çıkartılan amatör aktivistin yükselişini anlatarak New York Times tarafından yılın en iyi fikrini üreten kişi olarak ödüllendirilmiştir.”
C. Leadbeater internetin artık çok farklı bir boyutta insanların hayatını değiştirdiğini düşünüyor. İnternet artık büyük bir potansiyel ve tehlikeli. Cloud Computing olarak nitelendirilen Bulut Bilişim, biraz daha kişiselleştirilmiş, mobil, gerçek zamanlı sürekli bağlantı yapabilme ve kolaylıkla işbirliği kurabilme ortamı sağlıyor. Bulut Bilişim BulutKültürü’nün meydana gelmesini sağlıyor. Birçok bulut var; kitap, müzik, film v.s. Leadbeater, Bulut Kültürü’nü geleceğin global kültürel ilişkileri olarak tanımlıyor. Bulut Kültürü’nü oluşturanların Bulut Kapitalistleri olacağını sözlerine ekliyor. Bulut Kapitalistleri, satmak ve kiralamak penceresinden bakıyor bu kültüre.
Peki Bulut Kültürü bize ne sağlıyor, en önemlisi bize seçme ve değişimleri talep etme olanağı sağlıyor, ve tabi değişimleri takip etme. Bu kültürle insanlar birlikte bir şeyler yapabiliyor, başarabiliyor. Sosyal Ağlarda yeni bir toplum oluşuyor ve bu toplumun kuralları yine kendilerince yaratılıyor.
Bulut Kültürü’nde araştır, eğlen, yap ve paylaş basamaklarının etkin olduğunu vurgulayan Leadbeater burada bizlerin kaya mı çakıl taşı mı olduğumuzu soruyor. Küçük çakıl taşlarının artık bir araya gelerek kayaları oluşturduğunu sözlerine ekliyor.
CIO lar (Chief Information Officer) artık sosyal paylaşım ağlarında küçük çakıl taşlarını izliyor, çünkü küçük taşlar, büyük kayanın ayak sesleri.
Bulut Kültürü’nde paylaşılan fikirler, yaratıcılık ve beraberinde inovasyonu getirecek. İnovasyon yine, yeniden ve hep olacak.Tabi tekelleşme ve durgunlukla yapacağı çetin savaşı kazanırsa.
Meyem ARSLAN
C. Leadbeater hakkında ilk duyduklarım güzel, merak uyandıran kelimelerin biraya gelmesi ile oluşan bilgi bulutu idi . Peki C. Leadbeater kim ?Bilişim Zirvesi 2010 tanıtımlarında şöyle yer alıyor; “İnovasyon ve yaratıcılık alanlarının lider otoritesi, İngiltere eski Başbakanı Tony Blair’in danışmanı ve ilk yönetim düşünürü (Yönetim danışmanlığı hizmeti veren Accenture firması tarafından sıralanmış) , Habercilik alanınında saygın David Watt ödülünün sahibi, BBC, Vodafone, Microsoft, Ericsson, Channel Four Television ve kraliyet şirketi “Royal Shakespeare Company” dahil, bir çok şirkete fikri mülkiyeti kendinde olacak şekilde fikirler üreterek, danışmanlık hizmeti vermiştir. The Pro-Arm Revolution başlıklı raporunda öne çıkartılan amatör aktivistin yükselişini anlatarak New York Times tarafından yılın en iyi fikrini üreten kişi olarak ödüllendirilmiştir.”
C. Leadbeater internetin artık çok farklı bir boyutta insanların hayatını değiştirdiğini düşünüyor. İnternet artık büyük bir potansiyel ve tehlikeli. Cloud Computing olarak nitelendirilen Bulut Bilişim, biraz daha kişiselleştirilmiş, mobil, gerçek zamanlı sürekli bağlantı yapabilme ve kolaylıkla işbirliği kurabilme ortamı sağlıyor. Bulut Bilişim BulutKültürü’nün meydana gelmesini sağlıyor. Birçok bulut var; kitap, müzik, film v.s. Leadbeater, Bulut Kültürü’nü geleceğin global kültürel ilişkileri olarak tanımlıyor. Bulut Kültürü’nü oluşturanların Bulut Kapitalistleri olacağını sözlerine ekliyor. Bulut Kapitalistleri, satmak ve kiralamak penceresinden bakıyor bu kültüre.
Peki Bulut Kültürü bize ne sağlıyor, en önemlisi bize seçme ve değişimleri talep etme olanağı sağlıyor, ve tabi değişimleri takip etme. Bu kültürle insanlar birlikte bir şeyler yapabiliyor, başarabiliyor. Sosyal Ağlarda yeni bir toplum oluşuyor ve bu toplumun kuralları yine kendilerince yaratılıyor.
Bulut Kültürü’nde araştır, eğlen, yap ve paylaş basamaklarının etkin olduğunu vurgulayan Leadbeater burada bizlerin kaya mı çakıl taşı mı olduğumuzu soruyor. Küçük çakıl taşlarının artık bir araya gelerek kayaları oluşturduğunu sözlerine ekliyor.
CIO lar (Chief Information Officer) artık sosyal paylaşım ağlarında küçük çakıl taşlarını izliyor, çünkü küçük taşlar, büyük kayanın ayak sesleri.
Bulut Kültürü’nde paylaşılan fikirler, yaratıcılık ve beraberinde inovasyonu getirecek. İnovasyon yine, yeniden ve hep olacak.Tabi tekelleşme ve durgunlukla yapacağı çetin savaşı kazanırsa.
Meyem ARSLAN
Ayna Ayna Söyle Bana
İnovasyon nasıl bir gelecek hazırlıyor bizlere ?
Kristal kürelerimiz gelecekte inovatif kişilerin neler üretebileceklerini bilemiyor. Herşey sürpriz…
Ama beyinlerinin üretim kapasitelerinin hangi yöne doğru yol aldığını, düşünce özelliklerini tahmin edebiliriz değil mi ? Gelin bu yol haritasının belli başlı özelliklerine değinelim;
-Mobilite
Smart Phonelarla yükselen ivme sadece cep telefonu pazarı ile sınırlı kalmayacak. Bir çok ürün insanlar tarafından yaratılan datalar sayesinde şekil bulacak ve piyasaya sürülecek.
-Yeniliklere Adaptasyon
Geleceğin ürünleri tüketicinin kullanımına göre şekillenecek, kullanıcıya adapte olacak. Kullanıcının o anlık kullanımına göre ihtiyacını karşılayacak düzeyde smart olacak.
İşte örnek; Cybertecture Mirror.
Programlanabilir uygulamalar ve dijital göstergelerle birlikte ev, ofis, otel, hastane, mağazalarda v.s kullanılabilen yansıtıcı bir ayna. WiFi bağlantılı, kumanda ile uzaktan yönetilebilen, touch ekranlı. Tartılıyorsunuz, kilonuzu aynada görebiliyorsunuz, hatta son 1 yıllık gidişatınızı grafik halinde görebiliyorsunuz. Makyaj yaparken de ışıklandırmayı yine sol tarafta yer alan menüden ayarlayabiliyorsunuz. Ayrıca TV programı izleyebiliyor, hava durumu v.s bilgilendirmeleri ayna ekranında görebiliyor, spor yapıyorsanız hocanız ayna oluyor. Cep telefonu, Facebook mesajlarınızı görebiliyorsunuz, hava durumunu aynadan takip edebiliyorsunuz.
-Basitlik
İnovasyonun çıkış noktası basit fikirlerdir. Geleceğin ürün ve servisleri bir çocuğun anlayabileceği düzeyde basit olacak.
Örnek: Avustralya’da Tasarım Ödülü almış bir bisiklet yapılmış. Bu bisiklet katlanabiliyor, bir tekerlek kadar yer kaplıyor, kalabalık ortamlarda rahatlıkla taşınabiliyor böylece.
-Özgünlük
Almanya’da Fraunhofer Institude tarafından yapılan çalışmalar sonucunda ortaya özgün bir ürün çıkmış. Eyetracking. Eyetracking ile uyuşuk sürücülerin göz ve yüz hatları takip ediliyor ve herhangi bir uyku durumunda sürücü uyarılıyor. Uyku merkezli trafik kazalarını önleme odaklı bir ürün.
-İdeallik
Gelecekteki ürünler teklik temelinde konumlanacak. Sadece problem anında ihtiyaç duyduğumuzda çözüm üretecekler. New York’lular Macy’s Herald Square mağazasında bu ürünlere bir örnek bulma şansını elde ediyor. Nasıl mı ? Mağazada bulunan giysiler multi-touch ayna ve iPad’a aktarılıyor. iPad uygulamasından beğenilen giysiler seçiliyor sonrada kıyafetleri giyecek kişinin resmi aynaya aktarılıyor. Sonuç olarak kıyafetleri denemeden, yorulmadan kısa zamanda dijital ortamda giymiş oluyor. Hatta resimleri mail, sms yoluyla arkadaşlarıyla paylaşabiliyor.
İşte inovasyon bunlara benzer ürünlerle arz-ı endam edecek… Gelecek heyecan uyandıracak hayal gücümüzü zorlayacak hızla yol alıyor, biz de katılalım, biz de üretelim mümkün olduğunca.
Meryem ARSLAN
Kristal kürelerimiz gelecekte inovatif kişilerin neler üretebileceklerini bilemiyor. Herşey sürpriz…
Ama beyinlerinin üretim kapasitelerinin hangi yöne doğru yol aldığını, düşünce özelliklerini tahmin edebiliriz değil mi ? Gelin bu yol haritasının belli başlı özelliklerine değinelim;
-Mobilite
Smart Phonelarla yükselen ivme sadece cep telefonu pazarı ile sınırlı kalmayacak. Bir çok ürün insanlar tarafından yaratılan datalar sayesinde şekil bulacak ve piyasaya sürülecek.
-Yeniliklere Adaptasyon
Geleceğin ürünleri tüketicinin kullanımına göre şekillenecek, kullanıcıya adapte olacak. Kullanıcının o anlık kullanımına göre ihtiyacını karşılayacak düzeyde smart olacak.
İşte örnek; Cybertecture Mirror.
Programlanabilir uygulamalar ve dijital göstergelerle birlikte ev, ofis, otel, hastane, mağazalarda v.s kullanılabilen yansıtıcı bir ayna. WiFi bağlantılı, kumanda ile uzaktan yönetilebilen, touch ekranlı. Tartılıyorsunuz, kilonuzu aynada görebiliyorsunuz, hatta son 1 yıllık gidişatınızı grafik halinde görebiliyorsunuz. Makyaj yaparken de ışıklandırmayı yine sol tarafta yer alan menüden ayarlayabiliyorsunuz. Ayrıca TV programı izleyebiliyor, hava durumu v.s bilgilendirmeleri ayna ekranında görebiliyor, spor yapıyorsanız hocanız ayna oluyor. Cep telefonu, Facebook mesajlarınızı görebiliyorsunuz, hava durumunu aynadan takip edebiliyorsunuz.
-Basitlik
İnovasyonun çıkış noktası basit fikirlerdir. Geleceğin ürün ve servisleri bir çocuğun anlayabileceği düzeyde basit olacak.
Örnek: Avustralya’da Tasarım Ödülü almış bir bisiklet yapılmış. Bu bisiklet katlanabiliyor, bir tekerlek kadar yer kaplıyor, kalabalık ortamlarda rahatlıkla taşınabiliyor böylece.
-Özgünlük
Almanya’da Fraunhofer Institude tarafından yapılan çalışmalar sonucunda ortaya özgün bir ürün çıkmış. Eyetracking. Eyetracking ile uyuşuk sürücülerin göz ve yüz hatları takip ediliyor ve herhangi bir uyku durumunda sürücü uyarılıyor. Uyku merkezli trafik kazalarını önleme odaklı bir ürün.
-İdeallik
Gelecekteki ürünler teklik temelinde konumlanacak. Sadece problem anında ihtiyaç duyduğumuzda çözüm üretecekler. New York’lular Macy’s Herald Square mağazasında bu ürünlere bir örnek bulma şansını elde ediyor. Nasıl mı ? Mağazada bulunan giysiler multi-touch ayna ve iPad’a aktarılıyor. iPad uygulamasından beğenilen giysiler seçiliyor sonrada kıyafetleri giyecek kişinin resmi aynaya aktarılıyor. Sonuç olarak kıyafetleri denemeden, yorulmadan kısa zamanda dijital ortamda giymiş oluyor. Hatta resimleri mail, sms yoluyla arkadaşlarıyla paylaşabiliyor.
İşte inovasyon bunlara benzer ürünlerle arz-ı endam edecek… Gelecek heyecan uyandıracak hayal gücümüzü zorlayacak hızla yol alıyor, biz de katılalım, biz de üretelim mümkün olduğunca.
Meryem ARSLAN
İmkansız mı, O da Ne?
“Gelecekte ne olacaksa hiçbirimiz bunun için geç kalmadık. İmkansız diye bir şey olduğunu düşünmeyin. Bugün yaşamak için inanılmaz bir zaman. Gelecekte ne olacaksa hiçbirimiz bunun için geç kalmadık. Hepimiz bu zamanda yaşadığımız için çok şanslıyız.” Kevin Kelly
“ The Matrix ” filminin ilham vericisi ve daha bir çok unvana sahip olan K. Kelly, “What Technology Wants” adını taşıyan yeni kitabını yayınlamaya hazırladığı bir dönemde ne kadar umut verici ve dinamik bir bakış açısı ile öngörülerini paylaşmış değil mi ?
Kelly ile Bilişim Zirvesi’nde tanıştım, nostaljik kesimli sakalları ile karizmatik havasını, dünyanın bilişim gidişatına uzaktan bakarak tamamlıyor.
“Gelecek 7 bin günde ne olacak” Kelly’nin geleceğe dair ana sorusu buydu. Yaşamdaki değişimi ekranlar, paylaşım, değer yaratma, veri akışı olarak özetledi.
İnternetle tanışmadan önce “ Sadece TV nin daha iyi olduğunu “ internetin keşfi ile birlikte “Sadece Web in daha iyi olduğunu” söyleyen Kelly, peki bundan sonrası nedir sorusuna cevap bulmaya çalıştı. Geçirdiğimiz evrim aynen şöyle: Sözel Kültür => Yazın Kültürü =>Görsel Kültür
Daha önce kitapların insanları olan bizler şimdilerde ekranların insanlarıyız. Kindle benzeri ekranların satışları gerçek kitap satışlarını aşmış durumda. Cep telefonu ekranı, Tv ekranı, Bilgisayar ekranı v.s Ekranlar her yerde, gittikçe genişliyor ve ucuzluyorlar. Bu yıl itibari ile kameralı cep telefonlarının sayısı 4 milyar civarında. Ekranlar “gösterme” fonksiyonuna bizi “görme” fonksiyonunu ekleyeceğe benziyor. Görme fonksiyonlu ekranlar Bulut Kültürü’nün bir parçasını oluşturacak ve paylaşım daha da artacak. Her şey paylaşılıyor olacak; seyahat planları, iş geçmişiniz, son lokasyonunuz, sağlık bilgileriniz-kayıtlarınız v.s. E bu kadar paylaşım varsa güvenlik sorunu da tartışılacak demektir. Paylaştığımız bilgilerin korunması, sahiplik ve erişim anlamında nasıl gerçekleşecek? Kullanıcılara üretme, servis verme, pazarlama ve finans olanağı sunulacak.
Kelly artık her şeyin kopyalandığını bunun bir anlamda iyi olduğunu bir anlamda da kötü olduğunu belirtiyor. Kelly’e göre sadece yaratılan değer kopyalanamıyor. Kopyalanamadığı için de değer yaratmak kilit nokta. Değer yaratıldıkça ilgi oraya kayacak, ilginin yoğunlaşması demek te para akışının o noktaya kayacağı anlamına geliyor. Yani değer yaratma para kazandıracak.
Kelly, File-Folder-Desktop sıralamasının Page-Link-WEB olarak değişeceğini bunun önce bir direnç yaratacağını sonrasında ise yaygınlaşacağını öngörüyor. Web sayfalarının yerini de videoların alacağını ileten Kelly, aşağıdaki tabloya dikkat çekiyor;
Tabloda görüldüğü üzere sayfaların akış, PC lerin bulut, benin biz olduğu düzlemde artık her şey anlık akışlardan ibaret. Gerçek zamanlı yaşam akışlarından.
Meryem ARSLAN
“ The Matrix ” filminin ilham vericisi ve daha bir çok unvana sahip olan K. Kelly, “What Technology Wants” adını taşıyan yeni kitabını yayınlamaya hazırladığı bir dönemde ne kadar umut verici ve dinamik bir bakış açısı ile öngörülerini paylaşmış değil mi ?
Kelly ile Bilişim Zirvesi’nde tanıştım, nostaljik kesimli sakalları ile karizmatik havasını, dünyanın bilişim gidişatına uzaktan bakarak tamamlıyor.
“Gelecek 7 bin günde ne olacak” Kelly’nin geleceğe dair ana sorusu buydu. Yaşamdaki değişimi ekranlar, paylaşım, değer yaratma, veri akışı olarak özetledi.
İnternetle tanışmadan önce “ Sadece TV nin daha iyi olduğunu “ internetin keşfi ile birlikte “Sadece Web in daha iyi olduğunu” söyleyen Kelly, peki bundan sonrası nedir sorusuna cevap bulmaya çalıştı. Geçirdiğimiz evrim aynen şöyle: Sözel Kültür => Yazın Kültürü =>Görsel Kültür
Daha önce kitapların insanları olan bizler şimdilerde ekranların insanlarıyız. Kindle benzeri ekranların satışları gerçek kitap satışlarını aşmış durumda. Cep telefonu ekranı, Tv ekranı, Bilgisayar ekranı v.s Ekranlar her yerde, gittikçe genişliyor ve ucuzluyorlar. Bu yıl itibari ile kameralı cep telefonlarının sayısı 4 milyar civarında. Ekranlar “gösterme” fonksiyonuna bizi “görme” fonksiyonunu ekleyeceğe benziyor. Görme fonksiyonlu ekranlar Bulut Kültürü’nün bir parçasını oluşturacak ve paylaşım daha da artacak. Her şey paylaşılıyor olacak; seyahat planları, iş geçmişiniz, son lokasyonunuz, sağlık bilgileriniz-kayıtlarınız v.s. E bu kadar paylaşım varsa güvenlik sorunu da tartışılacak demektir. Paylaştığımız bilgilerin korunması, sahiplik ve erişim anlamında nasıl gerçekleşecek? Kullanıcılara üretme, servis verme, pazarlama ve finans olanağı sunulacak.
Kelly artık her şeyin kopyalandığını bunun bir anlamda iyi olduğunu bir anlamda da kötü olduğunu belirtiyor. Kelly’e göre sadece yaratılan değer kopyalanamıyor. Kopyalanamadığı için de değer yaratmak kilit nokta. Değer yaratıldıkça ilgi oraya kayacak, ilginin yoğunlaşması demek te para akışının o noktaya kayacağı anlamına geliyor. Yani değer yaratma para kazandıracak.
Kelly, File-Folder-Desktop sıralamasının Page-Link-WEB olarak değişeceğini bunun önce bir direnç yaratacağını sonrasında ise yaygınlaşacağını öngörüyor. Web sayfalarının yerini de videoların alacağını ileten Kelly, aşağıdaki tabloya dikkat çekiyor;
Tabloda görüldüğü üzere sayfaların akış, PC lerin bulut, benin biz olduğu düzlemde artık her şey anlık akışlardan ibaret. Gerçek zamanlı yaşam akışlarından.
Meryem ARSLAN
Ve e-TR Ödülleri
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ve Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) tarafından düzenlenen “8. eTürkiye (eTR) Ödülleri” 20 Aralık 2010 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sahiplerini buldu.
Yıllardır takip ettiğim bu ödüller verilirken hep bir heyecan duyarım. Turkcell içinde de benzer ödül törenlerinde defalarca konferans salonunda sahnede hissettiğim o müthiş heyecanı, mutluluğu hisseder gibi. Bu heyecan diğer arkadaşlarımı inovasyona yönlendirirken de, motive ederken de hep oldu, hep de olacak. Biliyor musunuz, İnovasyon Dersleri verirken katılımcıların merak dolu bakışları benim saatlerce bilgi vermemden, tecrübelerimi paylaşmamdan yorulmamamı sağlayan yıldız kümeleri sanki. Özellikle de çocukların bakışları ömrüme ömür katıyor desem yeridir. Bunun temelinde insanlara inovasyonu tattırma, bakın böyle yaparsanız siz de bu heyecanı tadarsınız hümanistliğinde saklı sanırım:) Ve tabi İnovasyon Aşkımda, ve bu aşk 6 ayla, 3 yılla falan sınırlı değil, yaşadıkça benimle yaşayacak bir hayat enerjisi. Şimdi E-Tr ödüllerini konuşmaya devam edelim. Turkcell Ana Sponsorluğu’nda düzenlenen Ödül Töreni’nin amacı ne biliyor musunuz ? Türkiye’nin AB’ye uyum sürecinde rekabeti arttırıcı, bilgiye dayalı, e-Hizmetlere odaklanmış dönüşümü hızlandırmak. Süper ne diyelim. E-Tr Ödülleri için “Kamudan Vatandaşa e-Hizmetler”, “Kamudan İş Dünyasına e-Hizmetler”, “Kamudan Kamuya e-Hizmetler” başlıkları altındaki üç kategori için toplam 23 proje başvurmuş, uzman değerlendiricilerin incelemesinden sonra, projelerden 10’u finale kalmaya hak kazanmış. Yani yaklaşık yarısı başvuruların belli bir yeterliliği ve kaliteyi tutturduğunu gösteriyor.
Peki inovasyon yarışını kimler kazandı?Meclis’te düzenlenen törende Çevre ve Orman Bakanlığı’na bağlı iki genel müdürlük ile Emniyet Genel Müdürlüğü ödül aldı. Çevre izinleri ve araç tescili konusunda bürokrasiyi azaltan proje ile orman yangınlarına karşı hızlı hareket kabiliyeti sağlayan 3 ayrı proje ödüllendirildi.
Kamudan Kamuya e-Hizmetler Kategorisi (Orman Genel Müdürlüğü -Orman Yangın Erken Uyarı Sistemi): Bilkent Üniversitesi tarafından geliştirilen yazılım sayesinde ormanlar kamera ile izlenirken, herhangi bir yerdeki duman 10-25 saniye içinde bulunarak merkez uyarılıyor.
Kamudan İş dünyasına e-Hizmetler Kategorisi’nde Çevre ve Orman Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü İzin ve Denetim Dairesi Başkanlığı – Çevrimiçi Çevre İzinleri Projesi: İşletmelerin çevre ile ilgili izin ve başvuruları çevrimiçi olarak tamamlanabiliyor.
Kamudan Vatandaşa eHizmetler Kategorisi’nde ise Emniyet Genel Müdürlüğü-Araç Tescil ve Sürücü Belgesi İşlemlerinin Elektronik Ortamda Yapılması (ASBİS) Projesi: Sistem sayesinde alıcı ile satıcı kapı kapı dolaşmaktan kurtuldu.
Törende meclis başkanı , çağdaşlığın ölçüsünün artık bilim ve teknoloji olduğunu, Türkiye’nin bu alanda mutlaka başa güreşen ülkelerden biri olması gerektiğini ifade etti.
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner de e-Devlet konusunda Türkiye’de önemli adımlar atılırken, uluslararası alanda e-performansın henüz istenilen düzeyde olmadığının gözlendiğine dikkat çekerek “Birleşmiş Milletler’in e-Devlet Hazırlık İndeksi’nde, genel olarak dünya ortalamasının üzerinde seyretmemize rağmen, ülke sıralamasında geriledik” dedi.
Ve vurucu konuşmayı her zamanki gibi İnovasyon konusunda motive edici bir duruş sergileyen Süreyya Ciliv yapıyor. Konuşmasında; geleceğin Bill Gates’lerinin artık ABD’den değil, Türkiye gibi ülkelerden çıkacağını söyledi. Artık vatandaşların bilgileri ertesi gün gazetelerden değil, anında bilgisayardan ya da cep telefonlarına gelen kısa mesajlardan öğrenebildiğini belirten Ciliv, domates tarlalarındaki güve sorununu duyar duymaz, 3 gün içinde 166 bin çiftçiye ‘güve ile nasıl mücadele edileceği’ yolunda kısa mesaj gönderdiklerini belirtiyor.
Gelecek yıl için başvuru sayının daha da artması dileğiyle…
Meryem ARSLAN
görsel kaynak: http://www.etrodulleri.org/
Yıllardır takip ettiğim bu ödüller verilirken hep bir heyecan duyarım. Turkcell içinde de benzer ödül törenlerinde defalarca konferans salonunda sahnede hissettiğim o müthiş heyecanı, mutluluğu hisseder gibi. Bu heyecan diğer arkadaşlarımı inovasyona yönlendirirken de, motive ederken de hep oldu, hep de olacak. Biliyor musunuz, İnovasyon Dersleri verirken katılımcıların merak dolu bakışları benim saatlerce bilgi vermemden, tecrübelerimi paylaşmamdan yorulmamamı sağlayan yıldız kümeleri sanki. Özellikle de çocukların bakışları ömrüme ömür katıyor desem yeridir. Bunun temelinde insanlara inovasyonu tattırma, bakın böyle yaparsanız siz de bu heyecanı tadarsınız hümanistliğinde saklı sanırım:) Ve tabi İnovasyon Aşkımda, ve bu aşk 6 ayla, 3 yılla falan sınırlı değil, yaşadıkça benimle yaşayacak bir hayat enerjisi. Şimdi E-Tr ödüllerini konuşmaya devam edelim. Turkcell Ana Sponsorluğu’nda düzenlenen Ödül Töreni’nin amacı ne biliyor musunuz ? Türkiye’nin AB’ye uyum sürecinde rekabeti arttırıcı, bilgiye dayalı, e-Hizmetlere odaklanmış dönüşümü hızlandırmak. Süper ne diyelim. E-Tr Ödülleri için “Kamudan Vatandaşa e-Hizmetler”, “Kamudan İş Dünyasına e-Hizmetler”, “Kamudan Kamuya e-Hizmetler” başlıkları altındaki üç kategori için toplam 23 proje başvurmuş, uzman değerlendiricilerin incelemesinden sonra, projelerden 10’u finale kalmaya hak kazanmış. Yani yaklaşık yarısı başvuruların belli bir yeterliliği ve kaliteyi tutturduğunu gösteriyor.
Peki inovasyon yarışını kimler kazandı?Meclis’te düzenlenen törende Çevre ve Orman Bakanlığı’na bağlı iki genel müdürlük ile Emniyet Genel Müdürlüğü ödül aldı. Çevre izinleri ve araç tescili konusunda bürokrasiyi azaltan proje ile orman yangınlarına karşı hızlı hareket kabiliyeti sağlayan 3 ayrı proje ödüllendirildi.
Kamudan Kamuya e-Hizmetler Kategorisi (Orman Genel Müdürlüğü -Orman Yangın Erken Uyarı Sistemi): Bilkent Üniversitesi tarafından geliştirilen yazılım sayesinde ormanlar kamera ile izlenirken, herhangi bir yerdeki duman 10-25 saniye içinde bulunarak merkez uyarılıyor.
Kamudan İş dünyasına e-Hizmetler Kategorisi’nde Çevre ve Orman Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü İzin ve Denetim Dairesi Başkanlığı – Çevrimiçi Çevre İzinleri Projesi: İşletmelerin çevre ile ilgili izin ve başvuruları çevrimiçi olarak tamamlanabiliyor.
Kamudan Vatandaşa eHizmetler Kategorisi’nde ise Emniyet Genel Müdürlüğü-Araç Tescil ve Sürücü Belgesi İşlemlerinin Elektronik Ortamda Yapılması (ASBİS) Projesi: Sistem sayesinde alıcı ile satıcı kapı kapı dolaşmaktan kurtuldu.
Törende meclis başkanı , çağdaşlığın ölçüsünün artık bilim ve teknoloji olduğunu, Türkiye’nin bu alanda mutlaka başa güreşen ülkelerden biri olması gerektiğini ifade etti.
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner de e-Devlet konusunda Türkiye’de önemli adımlar atılırken, uluslararası alanda e-performansın henüz istenilen düzeyde olmadığının gözlendiğine dikkat çekerek “Birleşmiş Milletler’in e-Devlet Hazırlık İndeksi’nde, genel olarak dünya ortalamasının üzerinde seyretmemize rağmen, ülke sıralamasında geriledik” dedi.
Ve vurucu konuşmayı her zamanki gibi İnovasyon konusunda motive edici bir duruş sergileyen Süreyya Ciliv yapıyor. Konuşmasında; geleceğin Bill Gates’lerinin artık ABD’den değil, Türkiye gibi ülkelerden çıkacağını söyledi. Artık vatandaşların bilgileri ertesi gün gazetelerden değil, anında bilgisayardan ya da cep telefonlarına gelen kısa mesajlardan öğrenebildiğini belirten Ciliv, domates tarlalarındaki güve sorununu duyar duymaz, 3 gün içinde 166 bin çiftçiye ‘güve ile nasıl mücadele edileceği’ yolunda kısa mesaj gönderdiklerini belirtiyor.
Gelecek yıl için başvuru sayının daha da artması dileğiyle…
Meryem ARSLAN
Hayal Edin, Olsun
Son zamanlarda dikkatimi çeken bir konu var. Oyunlar dışında smart phonelara yönelik uygulamaların sayısında, niteliklerinde artış. Bu uygulamaları gördükçe daha fazla olmaları gerektiğine inanıyorum, veya bazan da tam da istediğim gibi bir uygulamaya oluşturmuşlar, biraz daha lütfen, hala gerideyiz gibi düşüncelerle iç içe kalıp neden 1 adım daha ötesine zıplamak zaman alıyor diye söyleniyorum. Hayal gücümüz bu kadar sınırlı mı sizce ? Hayal etmeyi bilemiyoruz veya konsantre olma sorunumuz var belki ama aşacağımıza inanıyorum. Bakın şekil 1-a çocuklar, onlarla daha fazla zaman geçirmek ve hayal ettiklerine kulak vermek gerekiyor. Geçenler 10 yaşlarındaki çocuklarla sohbet ediyordum, bakın şu icatlar yapılmış bizden çok önce, saçma, kullanılmaz denilen internet, cep telefonları şimdi vazgeçilmezimiz. Sizin fikirleriniz nedir ? diye sorunca, ilk aldığım yanıt hayal gücümüze en büyük düşman olan faktörlerden birinin yanıtını almış oldum. ”Biraz saçma gelir diye söylemek istemiyorum ama…. Şöyle bir şey yapılabilir mi ?” ve arka arkaya üreten beyinler başlıyor deşarj olmaya… Heyecanlanmaya.
Özgüven, cesaret, saçma fikir yoktur, fikir söylemeye teşvik, brain storming… her şeyi uyguladım o genç beyinlere, çok süper fikirler ortaya attılar. Şimdi birinden bir inovasyon maili aldım bile, bakın benim aklıma şu da geliyor diye… Samimi olmak, sevgi dolu olmak, cesaret vermek, empati kurmak önemli bu noktada. Benim amacım mı ? Sadece inovasyonu bir kültür haline getirebilmek, düşüncede özgürlüğün kapılarını sonuna kadar açıp yeni icatlar çıkarmak, dünya genelinde genelde sonlarda olduğumuz bu alanda ön sıralara yerleşebilmek.
Evet şimdi de İnovasyon haberlerini paylaşıyorum, insanlar hayal etmiş ve uygulamış;
Hepimiz ofiste yazıcı kullanıyoruz değil mi, yaydığı kötü kokuyu önlemek adına birkaç ay önce Konica Minolta ne yapmış biliyor musunuz ? Tarayıcı, fax, yazıcı, fotokopi gibi özellikleri bir arada barındıran yazıcının üzerinde yer alan özel hazneye koku koymuşlar ve cihaz çalıştığında kötü koku yerine parfüm kokusu almayı sağlamışlar. Üstelik ortamın havasını tazelemesi de süper… Kokunun insan psikolojisine etkileri büyük diye biliyorum, iş verimliliğini artırmak, gerginlik ve stresi azaltmak adına bile bizhub43 adını verdikleri bu yazıcıyı kullanmak güzel olur değil mi ?
Microsoft tarafından bir karakutu (viconrevue)geliştirilmiş, ama insanlara yönelik. Boyna asılabilen bir fotoğraf makinesi aslında. Hafıza kaybı yaşayan hastaların bu süre zarfında yaşadıklarını görsellerle belgelemek cihazın yapılma amacı. Ancak turistlerin gezerken fotoğraf makinesini ayarlamak için çaba harcamaması ve rahat bir gezinti yapması da mümkün olacak.
Cricutcake, pasta malzemesini yazıcıya koyuyorsunuz, tasarladığınız şekilde pasta süslerini yazıcıdan çıktı alıyorsunuz. Pastaya ekliyorsunuz. İşte bu kadar…
Tiger Stone- Hollandalı bir girişimci tarafından yapılmış bir Arnavut kaldımı döşeme makinesi. Taşlar tek tek değil, asfalt gibi bütün olarak döşeniyor. Günlerce döşeme yapılmasını beklemeye gerek yok böylece…
Smart Phonelara yönelik uygulama sayısı 1 milyona yaklaşıyor. Smart Phoneların sayısı arttıkça uygulama sayısı da artacak tabi, Gartner diyor ki, 2011 yılında Batı Avrupa ve ve Kuzey Amerika’da satılacak cep telefonlarının %60 ını smart phonelar oluşturacakmış. Comscore da benzer tahminde bulunuyor. İlginç Uygulama örneklerini gelecek yazımda paylaşacağım… Zira şimdi araştırmaya devam ediyorum : )
Meryem ARSLAN
Özgüven, cesaret, saçma fikir yoktur, fikir söylemeye teşvik, brain storming… her şeyi uyguladım o genç beyinlere, çok süper fikirler ortaya attılar. Şimdi birinden bir inovasyon maili aldım bile, bakın benim aklıma şu da geliyor diye… Samimi olmak, sevgi dolu olmak, cesaret vermek, empati kurmak önemli bu noktada. Benim amacım mı ? Sadece inovasyonu bir kültür haline getirebilmek, düşüncede özgürlüğün kapılarını sonuna kadar açıp yeni icatlar çıkarmak, dünya genelinde genelde sonlarda olduğumuz bu alanda ön sıralara yerleşebilmek.
Evet şimdi de İnovasyon haberlerini paylaşıyorum, insanlar hayal etmiş ve uygulamış;
Hepimiz ofiste yazıcı kullanıyoruz değil mi, yaydığı kötü kokuyu önlemek adına birkaç ay önce Konica Minolta ne yapmış biliyor musunuz ? Tarayıcı, fax, yazıcı, fotokopi gibi özellikleri bir arada barındıran yazıcının üzerinde yer alan özel hazneye koku koymuşlar ve cihaz çalıştığında kötü koku yerine parfüm kokusu almayı sağlamışlar. Üstelik ortamın havasını tazelemesi de süper… Kokunun insan psikolojisine etkileri büyük diye biliyorum, iş verimliliğini artırmak, gerginlik ve stresi azaltmak adına bile bizhub43 adını verdikleri bu yazıcıyı kullanmak güzel olur değil mi ?
Microsoft tarafından bir karakutu (viconrevue)geliştirilmiş, ama insanlara yönelik. Boyna asılabilen bir fotoğraf makinesi aslında. Hafıza kaybı yaşayan hastaların bu süre zarfında yaşadıklarını görsellerle belgelemek cihazın yapılma amacı. Ancak turistlerin gezerken fotoğraf makinesini ayarlamak için çaba harcamaması ve rahat bir gezinti yapması da mümkün olacak.
Cricutcake, pasta malzemesini yazıcıya koyuyorsunuz, tasarladığınız şekilde pasta süslerini yazıcıdan çıktı alıyorsunuz. Pastaya ekliyorsunuz. İşte bu kadar…
Tiger Stone- Hollandalı bir girişimci tarafından yapılmış bir Arnavut kaldımı döşeme makinesi. Taşlar tek tek değil, asfalt gibi bütün olarak döşeniyor. Günlerce döşeme yapılmasını beklemeye gerek yok böylece…
Smart Phonelara yönelik uygulama sayısı 1 milyona yaklaşıyor. Smart Phoneların sayısı arttıkça uygulama sayısı da artacak tabi, Gartner diyor ki, 2011 yılında Batı Avrupa ve ve Kuzey Amerika’da satılacak cep telefonlarının %60 ını smart phonelar oluşturacakmış. Comscore da benzer tahminde bulunuyor. İlginç Uygulama örneklerini gelecek yazımda paylaşacağım… Zira şimdi araştırmaya devam ediyorum : )
Meryem ARSLAN
Haydi Tag-leyelim
Hayatı kolaylaştıran ve bilgiye ulaşımı maximumlaştıran mobilkod uygulaması artık herkesin kullanımına sunulmuş durumda. NFC teknolojisiyle (Near Field Communication- Yakın alan iletişimi) hayat bulan bu uygulama ile bilgiye erişim hızımız oldukça artacak.
Sağlık Bakanlığının Eczanelerde karekod uygulamasına geçişiyle (2D boyutlu barkodlar)birlikte bu teknolojiyi yakından hisseder olduk aslında. Sonra birçok gazete, dergi ve reklamda kullanılmaya başlandı.
Eee uygulamayı indirdiniz, sonra da Taglediniz, ne olacak? Tag kutusundan sürpriz bir çok şey çıkabilir.
Tag lerde saklı olan her şeye anında erişebilirsiniz.
Kendinizi bir websitesinde bulabilirsiniz.
Video izleyebilirsiniz
Adres defterinize ekleme yapabilirsiniz
Ya ben bugüne kadar neleri taglemişim, taglediklerimi arkadaşlarla paylaşsam mı diye düşünüp paylaşabilirsiniz
Self tag oluşturabilir ve ne kadar taglendiğinizi, popüler olduğunuzu rapor halinde görebilirsiniz.
Ne hayal ederseniz, ki ben bu teknolojinin hayal gücümüz ölçüsünde uçsuz bucaksız kalacağından eminim.
Güzel bir teknoloji… İmkanları keşfedelim bakalım… Neler neler yapabileceğiz…Bakınız Microsoft Tag : ) ve www.mobilkod.com.trhttp://tag.microsoft.com/overview.aspx
Sağlık Bakanlığının Eczanelerde karekod uygulamasına geçişiyle (2D boyutlu barkodlar)birlikte bu teknolojiyi yakından hisseder olduk aslında. Sonra birçok gazete, dergi ve reklamda kullanılmaya başlandı.
Eee uygulamayı indirdiniz, sonra da Taglediniz, ne olacak? Tag kutusundan sürpriz bir çok şey çıkabilir.
Tag lerde saklı olan her şeye anında erişebilirsiniz.
Kendinizi bir websitesinde bulabilirsiniz.
Video izleyebilirsiniz
Adres defterinize ekleme yapabilirsiniz
Ya ben bugüne kadar neleri taglemişim, taglediklerimi arkadaşlarla paylaşsam mı diye düşünüp paylaşabilirsiniz
Self tag oluşturabilir ve ne kadar taglendiğinizi, popüler olduğunuzu rapor halinde görebilirsiniz.
Ne hayal ederseniz, ki ben bu teknolojinin hayal gücümüz ölçüsünde uçsuz bucaksız kalacağından eminim.
Güzel bir teknoloji… İmkanları keşfedelim bakalım… Neler neler yapabileceğiz…Bakınız Microsoft Tag : ) ve www.mobilkod.com.trhttp://tag.microsoft.com/overview.aspx
Meryem Arslan, Yazılarıyla Turkcell Partner Blog'da
Meryem Arslan, Yazılarıyla Turkcell Partner Blog'da
İnovasyon uzmanı Meryem Arslan, Turkcell Partner Blog'da inovasyon konulu yazılarıyla yer alacak. 8 yıl boyunca Turkcell, Bilgi Teknolojileri Departmanı’nda çalışan ve inovasyon alanında birçok ödüle sahip olan Arslan'ın inovasyon konusunda yazdığı yazılar birçok internet sitesi ve dergide yayınlanıyor. Araştırmalarının yanı sıra inovasyon konusunda bir de kitap hazırlamakta olan Arslan, telekomünikasyon sektörünü ve teknolojiyi yakından takip ediyor. Kamu inovasyonu özelinde de kitap çalışmalarına başlayan Arslan, İnovasyonu hayata uygulamayı ilke edinmiş bir isim. Arslan, ayrıca, TÜBİTAK teşviki aldığı, Avusturya Patent Ofisi tarafından onaylanmış ve Resmi Patent Bülteni’nde yayımlanmış bir patente de sahip.
Arslan'ın yazılarını okumak için tıklayınız.
İnovasyon uzmanı Meryem Arslan, Turkcell Partner Blog'da inovasyon konulu yazılarıyla yer alacak. 8 yıl boyunca Turkcell, Bilgi Teknolojileri Departmanı’nda çalışan ve inovasyon alanında birçok ödüle sahip olan Arslan'ın inovasyon konusunda yazdığı yazılar birçok internet sitesi ve dergide yayınlanıyor. Araştırmalarının yanı sıra inovasyon konusunda bir de kitap hazırlamakta olan Arslan, telekomünikasyon sektörünü ve teknolojiyi yakından takip ediyor. Kamu inovasyonu özelinde de kitap çalışmalarına başlayan Arslan, İnovasyonu hayata uygulamayı ilke edinmiş bir isim. Arslan, ayrıca, TÜBİTAK teşviki aldığı, Avusturya Patent Ofisi tarafından onaylanmış ve Resmi Patent Bülteni’nde yayımlanmış bir patente de sahip.
Arslan'ın yazılarını okumak için tıklayınız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)