Açık İnovasyon, bir değişim süreci, bir çok inovatif fikrin özgür dolaşımı anlamına geliyor, bu fikirler için kimse para ödemiyor ve kolayca kullanıyor. Henry Chesbrough tarafından ortaya atılan Açık İnovasyon yaklaşım modeli gelecekte ekonomiye yön verecek kadar güçlü olan bir potansiyel. Firmaları dış dünya ile zorunlu iletişime zorlayan bir kavram. Rekabetin çok yaygın ve kıyasıya olduğu bir ortamda firmaların vazgeçilmezi konumunda. Açık İnovasyon’da firmalar sadece kendi AR-GE faailiyetlerine bağlı kalmıyor, inovatif olan dış kaynaklara yöneliyorlar.
Closed İnnovation da ise firmalar çok kısıtlı dış kaynak ve genel olarak yoğun iç kaynak potansiyeli ile başarılı bir grafik izlemeye çalışır. Daha hümanist olan Açık İnovasyon’un aksine İcat ve yeniliklerini çok gizli tutmaya çalışan bu paradigma modeli ikinci Dünya Savaşından sonra İnternet, elektronik haberleşme, cep telefonu gibi radikal teknolojik yeniliklerle dışa açılmaya zorlandı.
Açık İnovasyon ilkelerine kısaca değinmek gerekirse;
Açık İnovasyon da önemli olan akıllı, fikir üretebilen insanlarla çalışabilmektir. Bu insanların içerde veya dışarıda olması önemli değildir. Dışarıdaki Ar-Ge de ciddi değerler yaratabilir ve Pazar payının ciddi bir şekilde artmasını sağlayabilir. İç veya dış kaynaklı bu akılcı fikirleri en iyi kullanan olmak en önemli ilke. Başkaları da firmanın inovasyonlarını kullanabilmeli ve firmada bunun karşılığında fayda elde edebilmeli. Yoğun bir bilgi akışı sürekliliğini içeren Açık İnovasyon proaktif bir bakış açısını özetliyor aslında.
Henry Chesbrough “Açık İnovasyon” isimli kitabının en büyük dayanağı lider firmalardan biri olan IBM araştırmaları. IBM’in, İnovasyon Kaynakları araştırmasında, %42 lik bir oranla çalışanlar ilk sırada yer alıyor. %37 ile İş Ortakları, %35 oranı ile Müşteriler, %23 oranı ile Danışmanlar bu sırayı takip ediyor. Firma içi Ar-Ge nin payı ise oldukça düşük. IBM bu araştırmaların sonucunda Açık İnovasyon’a yönelmek zorunda kalıyor. Açık kaynak kodlu özgür işletim sistemi Linux’u tüm dünya programcılarına açılması ile birlikte IBM, bu açık inovasyon ürünününden para kazanıyor.
Bununla birlikte, MIT Girişimcilik Merkezi’nden Kenneth Morse, IBM in yazılım konusunda açık inovasyonu uyguladığı ancak donanım konusunda eksik kaldığını aktarıyor.
Diğer örnek Procter&Gamble. P&G, Açık İnovasyon’un farkına varınca içerdeki Ar-Ge merkezinin bir çok fonksiyonunu kaldırıp Üniversitelerden, yan sanayilerden, firma dışı mucitlerden fikir toplayıp karşılığında ödül, belli oranda pay gibi mükafatlarla süreci devam ettiriyor. Yeni ürün fikirlerinin oranlarını 10 yıl içerisinde %5 lerden %50 lere kadar artırdı. Sonuç olarak Açık İnovasyon’ı uygulayarak 5 yılda %6 oranında büyüyerek, yıllık karını 3 kat arttırıp 8.6 milyar dolara ulaştırmayı başardı. P&G in en büyük rakiplerinden birisi olan Unilever, P&G’ın müşterilerine eskiden olduğundan daha yakın ve dışarıdan gelen fikirleri, inovasyonları çok faydalı bir şekilde kullandığını belirtiyor.
Sünger Bob & Harry Potter
görsel kaynak: www.sungerboboyunlari.com.tr
Yaratıcılık yeteneğinin bölümler boyunca yükselme trendinde kaldığı aslında roman olan bu film dizisi modası geçse de ilginç sahneleriyle kendinden söz ettirmeye devam edecek.
İzleyici ve okuyucularına farklı dünyalar açan ve hayal gücünün sınır tanımaz düzleminde hareket eden bu uslanmaz yaratıcılık ürünü çılgınlık, insan beyninin neler yapabileceğini kanıtlar nitelikte.
Aslında Dünyanın düzleşmesinin kanıtlarından biri olarak karşımıza çıktı. Dünyanın dört bir yanında hayranları oldu. Nedeni basit. Farklılık. Her insanda potansiyel olarak var olan Yaratıcılık yeteneğinin sıra dışı kullanımı. Bana göre olması gereken bir uçuş süreci. Gerçek dünya ile hayal dünyası arasına preslenmiş yaratıcı güç, yer küreyi delik deşik edercesine çok çok farklı ilgi alanları ile fışkırıyor. Aslında yaşadığımızı hissettiriyor, basmakalıp şeylerden uzaklaşmamız için bize fırsat sunuyor.
Sanatsal boyutta kendini daha ağır hissettiren yaratıcı beyin icatlarla insanlığı fiziksel anlamda katkı sağlarken ruha da seslenmekten geri kalmıyor. Filmler, resimler, çizgi filmler, romanlar, heykeller ve aklınıza gelen her şeyle ruhumuzu besliyor. Yaratıcılıkla aslına dönen insanoğlu suni elitten uzaklaşarak kendini keşfetmeye kendini yaşamaya ve paylaşmaya çalışıyor. Belki de popüler olan alanlar dışında kendini kanıtlamak için kalıplaşmış beyinlerle mücadele etmekle cezalandırılıyor.
Teknoloji, estetik ve görsellikle yaratıcı beyin çıktısının birleşimi olan Harry Potter ve bir çok sıra dışı ürün insanoğlunun kapasitesinin nelerle daha çok zıplayabileceğini her saniye göstermeye ve ciddi bir şekilde kanıtlamaya çalışıyor. Yaratılan ürünler piyasada kapalı gişe, çok satanlar, popüler olanlar gibi kalıplara sığdırılarak etki alanını genişletme yolunda. Teknoloji, İnovasyon ve yaratıcılığın emrinde.
Büyücüleri okula yerleştiren ve değişik maceralara sürükleyen hayal gücü ve arkadaşı hayal gücü özellikle çocukları Sünger Bob ile deniz altından selamlıyor. Daha soft ve daha insancıl deniz yaratıkları yaratıcı zihniyet ile can buluyor ve cocukların yaratıcı beyin kıvrımlarını biçimlendirmeye korteksler arasında iletişim kurmayı tetikliyor. Eğlenceli kıvılcımlar çocukların hayal dünyasında silinmez izler bırakarak belki de ilerde bir icat, bir inovatif ürün için kök hücre görevini görür ne dersiniz ? Bizler içinse buruk bir avuntu.
Yaratıcılığımızı yırtıcı bir şekilde parçalayan tüm etkenlere inat her zaman yenilikçi bir ruh hali ile beyin kortekslerinizi iletişime açık tutmanız dileğiyle.
Lütfen biraz çocuk olun, çok şey kazanacağınıza emin olabilirsiniz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Closed X Open Innovation
Açık İnovasyon, bir değişim süreci, bir çok inovatif fikrin özgür dolaşımı anlamına geliyor, bu fikirler için kimse para ödemiyor ve kolayca kullanıyor. Henry Chesbrough tarafından ortaya atılan Açık İnovasyon yaklaşım modeli gelecekte ekonomiye yön verecek kadar güçlü olan bir potansiyel. Firmaları dış dünya ile zorunlu iletişime zorlayan bir kavram. Rekabetin çok yaygın ve kıyasıya olduğu bir ortamda firmaların vazgeçilmezi konumunda. Açık İnovasyon’da firmalar sadece kendi AR-GE faailiyetlerine bağlı kalmıyor, inovatif olan dış kaynaklara yöneliyorlar.
Closed İnnovation da ise firmalar çok kısıtlı dış kaynak ve genel olarak yoğun iç kaynak potansiyeli ile başarılı bir grafik izlemeye çalışır. Daha hümanist olan Açık İnovasyon’un aksine İcat ve yeniliklerini çok gizli tutmaya çalışan bu paradigma modeli ikinci Dünya Savaşından sonra İnternet, elektronik haberleşme, cep telefonu gibi radikal teknolojik yeniliklerle dışa açılmaya zorlandı.
Açık İnovasyon ilkelerine kısaca değinmek gerekirse;
Açık İnovasyon da önemli olan akıllı, fikir üretebilen insanlarla çalışabilmektir. Bu insanların içerde veya dışarıda olması önemli değildir. Dışarıdaki Ar-Ge de ciddi değerler yaratabilir ve Pazar payının ciddi bir şekilde artmasını sağlayabilir. İç veya dış kaynaklı bu akılcı fikirleri en iyi kullanan olmak en önemli ilke. Başkaları da firmanın inovasyonlarını kullanabilmeli ve firmada bunun karşılığında fayda elde edebilmeli. Yoğun bir bilgi akışı sürekliliğini içeren Açık İnovasyon proaktif bir bakış açısını özetliyor aslında.
Henry Chesbrough “Açık İnovasyon” isimli kitabının en büyük dayanağı lider firmalardan biri olan IBM araştırmaları. IBM’in, İnovasyon Kaynakları araştırmasında, %42 lik bir oranla çalışanlar ilk sırada yer alıyor. %37 ile İş Ortakları, %35 oranı ile Müşteriler, %23 oranı ile Danışmanlar bu sırayı takip ediyor. Firma içi Ar-Ge nin payı ise oldukça düşük. IBM bu araştırmaların sonucunda Açık İnovasyon’a yönelmek zorunda kalıyor. Açık kaynak kodlu özgür işletim sistemi Linux’u tüm dünya programcılarına açılması ile birlikte IBM, bu açık inovasyon ürünününden para kazanıyor.
Bununla birlikte, MIT Girişimcilik Merkezi’nden Kenneth Morse, IBM in yazılım konusunda açık inovasyonu uyguladığı ancak donanım konusunda eksik kaldığını aktarıyor.
Diğer örnek Procter&Gamble. P&G, Açık İnovasyon’un farkına varınca içerdeki Ar-Ge merkezinin bir çok fonksiyonunu kaldırıp Üniversitelerden, yan sanayilerden, firma dışı mucitlerden fikir toplayıp karşılığında ödül, belli oranda pay gibi mükafatlarla süreci devam ettiriyor. Yeni ürün fikirlerinin oranlarını 10 yıl içerisinde %5 lerden %50 lere kadar artırdı. Sonuç olarak Açık İnovasyon’ı uygulayarak 5 yılda %6 oranında büyüyerek, yıllık karını 3 kat arttırıp 8.6 milyar dolara ulaştırmayı başardı. P&G in en büyük rakiplerinden birisi olan Unilever, P&G’ın müşterilerine eskiden olduğundan daha yakın ve dışarıdan gelen fikirleri, inovasyonları çok faydalı bir şekilde kullandığını belirtiyor.
Closed İnnovation da ise firmalar çok kısıtlı dış kaynak ve genel olarak yoğun iç kaynak potansiyeli ile başarılı bir grafik izlemeye çalışır. Daha hümanist olan Açık İnovasyon’un aksine İcat ve yeniliklerini çok gizli tutmaya çalışan bu paradigma modeli ikinci Dünya Savaşından sonra İnternet, elektronik haberleşme, cep telefonu gibi radikal teknolojik yeniliklerle dışa açılmaya zorlandı.
Açık İnovasyon ilkelerine kısaca değinmek gerekirse;
Açık İnovasyon da önemli olan akıllı, fikir üretebilen insanlarla çalışabilmektir. Bu insanların içerde veya dışarıda olması önemli değildir. Dışarıdaki Ar-Ge de ciddi değerler yaratabilir ve Pazar payının ciddi bir şekilde artmasını sağlayabilir. İç veya dış kaynaklı bu akılcı fikirleri en iyi kullanan olmak en önemli ilke. Başkaları da firmanın inovasyonlarını kullanabilmeli ve firmada bunun karşılığında fayda elde edebilmeli. Yoğun bir bilgi akışı sürekliliğini içeren Açık İnovasyon proaktif bir bakış açısını özetliyor aslında.
Henry Chesbrough “Açık İnovasyon” isimli kitabının en büyük dayanağı lider firmalardan biri olan IBM araştırmaları. IBM’in, İnovasyon Kaynakları araştırmasında, %42 lik bir oranla çalışanlar ilk sırada yer alıyor. %37 ile İş Ortakları, %35 oranı ile Müşteriler, %23 oranı ile Danışmanlar bu sırayı takip ediyor. Firma içi Ar-Ge nin payı ise oldukça düşük. IBM bu araştırmaların sonucunda Açık İnovasyon’a yönelmek zorunda kalıyor. Açık kaynak kodlu özgür işletim sistemi Linux’u tüm dünya programcılarına açılması ile birlikte IBM, bu açık inovasyon ürünününden para kazanıyor.
Bununla birlikte, MIT Girişimcilik Merkezi’nden Kenneth Morse, IBM in yazılım konusunda açık inovasyonu uyguladığı ancak donanım konusunda eksik kaldığını aktarıyor.
Diğer örnek Procter&Gamble. P&G, Açık İnovasyon’un farkına varınca içerdeki Ar-Ge merkezinin bir çok fonksiyonunu kaldırıp Üniversitelerden, yan sanayilerden, firma dışı mucitlerden fikir toplayıp karşılığında ödül, belli oranda pay gibi mükafatlarla süreci devam ettiriyor. Yeni ürün fikirlerinin oranlarını 10 yıl içerisinde %5 lerden %50 lere kadar artırdı. Sonuç olarak Açık İnovasyon’ı uygulayarak 5 yılda %6 oranında büyüyerek, yıllık karını 3 kat arttırıp 8.6 milyar dolara ulaştırmayı başardı. P&G in en büyük rakiplerinden birisi olan Unilever, P&G’ın müşterilerine eskiden olduğundan daha yakın ve dışarıdan gelen fikirleri, inovasyonları çok faydalı bir şekilde kullandığını belirtiyor.
Sünger Bob & Harry Potter
görsel kaynak: www.sungerboboyunlari.com.tr
Yaratıcılık yeteneğinin bölümler boyunca yükselme trendinde kaldığı aslında roman olan bu film dizisi modası geçse de ilginç sahneleriyle kendinden söz ettirmeye devam edecek.
İzleyici ve okuyucularına farklı dünyalar açan ve hayal gücünün sınır tanımaz düzleminde hareket eden bu uslanmaz yaratıcılık ürünü çılgınlık, insan beyninin neler yapabileceğini kanıtlar nitelikte.
Aslında Dünyanın düzleşmesinin kanıtlarından biri olarak karşımıza çıktı. Dünyanın dört bir yanında hayranları oldu. Nedeni basit. Farklılık. Her insanda potansiyel olarak var olan Yaratıcılık yeteneğinin sıra dışı kullanımı. Bana göre olması gereken bir uçuş süreci. Gerçek dünya ile hayal dünyası arasına preslenmiş yaratıcı güç, yer küreyi delik deşik edercesine çok çok farklı ilgi alanları ile fışkırıyor. Aslında yaşadığımızı hissettiriyor, basmakalıp şeylerden uzaklaşmamız için bize fırsat sunuyor.
Sanatsal boyutta kendini daha ağır hissettiren yaratıcı beyin icatlarla insanlığı fiziksel anlamda katkı sağlarken ruha da seslenmekten geri kalmıyor. Filmler, resimler, çizgi filmler, romanlar, heykeller ve aklınıza gelen her şeyle ruhumuzu besliyor. Yaratıcılıkla aslına dönen insanoğlu suni elitten uzaklaşarak kendini keşfetmeye kendini yaşamaya ve paylaşmaya çalışıyor. Belki de popüler olan alanlar dışında kendini kanıtlamak için kalıplaşmış beyinlerle mücadele etmekle cezalandırılıyor.
Teknoloji, estetik ve görsellikle yaratıcı beyin çıktısının birleşimi olan Harry Potter ve bir çok sıra dışı ürün insanoğlunun kapasitesinin nelerle daha çok zıplayabileceğini her saniye göstermeye ve ciddi bir şekilde kanıtlamaya çalışıyor. Yaratılan ürünler piyasada kapalı gişe, çok satanlar, popüler olanlar gibi kalıplara sığdırılarak etki alanını genişletme yolunda. Teknoloji, İnovasyon ve yaratıcılığın emrinde.
Büyücüleri okula yerleştiren ve değişik maceralara sürükleyen hayal gücü ve arkadaşı hayal gücü özellikle çocukları Sünger Bob ile deniz altından selamlıyor. Daha soft ve daha insancıl deniz yaratıkları yaratıcı zihniyet ile can buluyor ve cocukların yaratıcı beyin kıvrımlarını biçimlendirmeye korteksler arasında iletişim kurmayı tetikliyor. Eğlenceli kıvılcımlar çocukların hayal dünyasında silinmez izler bırakarak belki de ilerde bir icat, bir inovatif ürün için kök hücre görevini görür ne dersiniz ? Bizler içinse buruk bir avuntu.
Yaratıcılığımızı yırtıcı bir şekilde parçalayan tüm etkenlere inat her zaman yenilikçi bir ruh hali ile beyin kortekslerinizi iletişime açık tutmanız dileğiyle.
Lütfen biraz çocuk olun, çok şey kazanacağınıza emin olabilirsiniz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)